
Osmanlı Devleti Döneminde Sultan Abdülmecit tarafından 1840 yılında dolaşıma çıkarılan ve “Para Yerine Geçen Kağıt” anlamına gelen “Kaime-i Nakdiye-i Mutebere”ler, "banknot" olmaktan ziyade, "faizli borçlanma senedi" veya "hazine bonosu" niteli ğindedir. İlk dönemlerde kaimeler elle yapılmakta ve her birine resmî mühür basılmaktadır.
Ancak taklidi kolay yapıldığı için kağıt paraya olan güvenin azalması nedeniyle kaimeler 1842 yılından itibaren matbaada basılmaya başlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun mali istikrarına en büyük engellerden biri devletin mali sıkıntılarına çare olarak bastığı karşılıksız kâğıt para, o dönemdeki adıyla "kaime"lerdi. Altınla aynı seviyede tutulacağı vaadiyle çıkarılan bu kaimeler aslında hızla değer kaybetmiş, altın ve gümüş paranın piyasadan çekilmesine sebep olmuş ve halkı büyük zarara uğratmıştı. Nihayet 1862 yılında piyasayı boğan kaimelerin %40 nakit ve %60 borç tahvili karşılığında geri çekilmesine başlanmış, bu sayede para piyasası düzene girebilmişti. Bu başarıda Marquis de Plœuc'ün yanı sıra Osmanlı Bankası'nın önemli payı vardı. Londra'dan hükümet adına elde edebildiği £ 8.000.000'luk istikraz operasyonun mali dayanağını oluşturmuştu.
Osmanlı Bankası kuruluşunu takiben imtiyaznamesinin 9. ve 12. maddeleri uyarınca hak kazandığı banknot ihracını gerçekleştirmeye koyuldu. Yıllarca piyasaları altüst eden kaimelerden farklı olarak Osmanlı Bankası'nın ihraç ettiği banknotlar her an altına çevrilebiliyordu. Dolayısıyla banka ihraç ettiği banknotların üçte birine eşit altın rezervini her an kasasında bulundurmakla mükellefti. Bankanın ilk 200 kuruşluk banknotunun tasarımına Haziran 1863'te başlanmış, banknotun kendisi ise 16 Kasım 1863'ten başlayarak üç gün içinde çıkarılmıştı. Bu ihraç çok mütevazı olmuş, 29.992 lirayı temsil eden 14.996 adet banknotla sınırlı kalmıştı. Bunlara 1864 -1869 yılları arasında İzmir'de çıkarılan, 66.000 lirayı temsil eden 33.000 adet banknot eklenmişti.
Osmanlı Bankası, İstanbul'da ihraç ettiği bütün 200 kuruşluk banknotları 7 Mayıs 1868 günü geri çekerek ertesi günü 10.000 adet beşliralık (50.000 liralık) yeni banknot ihraç etti. Bu banknot aslında çok daha önceden tasarlanmış, hatta muhtelif renklerde provaları basılmıştı. Bu banknotun gördüğü olumlu piyasa tepkisinden cesaretlenen banka 1869'da 150.000 lirayı temsil eden 30.000 adet daha ihraç etti. Aynı yıl tasarımı 5 liralığınkine tıpatıp benzeyen yeni bir iki liralık banknottan da 20.000 adet ihraç ederek bankanın toplam emisyonunu 300.000 liranın üzerine çıkardı.
Osmanlı hükümeti 1863'te Osmanlı Bankası'na banknot ihraç imtiyazını verirken bir bakıma piyasaları kendinden koruyarak bir daha kâğıt para (kaime) basmamayı taahhüt etmişti. Ancak 1875 iflasına 1876'daki Sırbistan ve Karadağ harbi de eklenince aciz kalan hükümet Osmanlı Bankası'nın banknot imtiyazını askıya almasını istemiş ve bir kez daha karşılıksız para macerasına atılmıştı. Ağustos 1876 ile Aralık 1878 arasında yaklaşık 1.800.000.000 kuruşluk (18.000.000 liralık) kaime ihraç edilerek numaralama işlemi Osmanlı Bankası tarafından gerçekleştirilmişti. 100, 50, 20, 10, 5 ve 1 kuruşluk kupürler olarak ihraç edilen kaimeler daha önceki deneyimlerdeki gibi halk için felaketle sonuçlanmış, yaklaşık iki buçuk sene içinde kaimeler altına karşı %90 değer kaybetmişti.
15 Temmuz 1880 tarihinde Osmanlı Bankası tarafından ihraç edilen yeni banknot bankanın ilk bir liralık banknotu olmasının yanı sıra birçok açıdan ilginçti. Her şeyden önce 1880'de, yani Sultan II. Abdülhamid'in saltanatının dördüncü yılında çıkarıldığı halde üzerinde 1875 tarihini ve 1876'da tahttan indirilen Sultan Abdülaziz'in tuğrasını taşıyordu. Anlaşılan bu banknot 1875 yılında hazırlanıp basılmış, fakat araya giren kriz yüzünden beş yıl kadar bekletilmişti. Banknotun en ilginç özelliği ise üzerinde beş farklı dilde ibareler bulunmasıydı. Banknotta Fransızca ve Türkçe'nin yanı sıra Yunanca, Ermenice ve Arapça yazıların bulunması, tarihinin Hicri yerine Rumi takvimle verilmesi banknotun ilk tasarlandığı dönemin Osmanlıcılık akımını hatırlatıyordu. Ancak bu banknotun ihracı tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. 8.000 adetlik ilk ihraç, çıkar çıkmaz bankaya geri dönmeye başlamıştı. Aynı banknotun 1883, 1890, 1892 ve 1895'teki ihraç denemeleri de büyük ölçüde başarısız olunca,1898'de tedavülden kaldırılmıştı.
Osmanlı hükümeti savaşa alelacele girmiş, savaşın getireceği mali külfet açısından hazırlıksız yakalanmıştı. Osmanlı Bankası'nın destek veremeyeceği—ve vermek istemediği—anlaşıldığından savaşın finansmanı için bir kez daha kâğıt para basmaktan başka çare yok gibiydi. 1876'da olduğu gibi Osmanlı Bankası banknot ihraç imtiyazını hükümete iade etmiş, hükümet de Temmuz ayında "evrak-ı nakdiye" adıyla anılan kâğıt paraların ilk serisini ihraç etmişti. Bu seri temkinli bir şekilde altın karşılığı garantisİ”yle çıkarılmıştı. Fakat ikinci seriden itibaren bu temkin bırakılmış, giderek artan miktarlarda ve farklı kupürlerde karşılıksız evrak-ı nakdiyenin ihracına başlanmıştı. Oldukça kalitesiz bir şekilde Almanya'da basılan bu kâğıt paralar dönemin keşmekeşinin de yardımıyla kolayca taklit edilip sahteleri piyasaya sürülüyordu. Savaşın sonuna kadar 160.000.000 liranın üzerinde evrak-ı nakdiye ihraç edilmiş, bu kâğıt paranın altın karşısındaki değer kaybı %80'e kadar varmıştı. Paranın değerinin düşmesine bir de savaşta yaşanan kıtlık eklenince ülkenin ekonomisi adeta çökmüş, fiyatlar %300 ile %5.000 arasında değişen oranlarda artış göstermişti.


